İskenderiye Kütüphanesi’nin alevleri boğucu dumanlarla göğü kaplamıştı. Okuma yazma bilmeyen halk bile yapılan yağmanın farkındaydı. Bir çoğu ağlıyordu. Yüzbinlerce tomar bilgi, çağlar süren bilgelik … Tümü yitip gidiyordu zalim alevlerin dudaklarında. Her bir çıtırtı, ağlayan bir emekti aslında. Kütüphaneci rahiplerde ağlıyordu. Sadece biri sessizdi. Saldırganlar alaycı mağrur zırhlarıyla çevrelerindeydiler. Rahip sessizliğini bozarak arkadaşlarına döndü. “Üzülmeyin…Tümü Akaşik Kayıtlarda” Devamını Oku →